Efsanelerin İzinde: Roger Federer #1

Sena Delihüseyinoğlu
10 min readApr 29, 2022

--

20 yaşında Pete Sampras’ı yenen tenis tarihinin yaşlanmayan adamı: Roger Federer…

8 Ağustos 1981'de İsviçre’nin Basel şehrinde doğdu. İsviçre’nin önemli figürlerinden ve tenis dünyasının en büyük değerlerinden biri olan Federer, 1993'te 12 yaş kategorisinde 2 ulusal şampiyonluk kazandıktan sonra ailesinin 1994 sonunda İsviçre Tenisi’nin ulusal gelişim programına katılmasını önermesiyle tenise gerçek anlamda başladı diyebiliriz. Sonrasında en önemli uluslararası genç tenis turnuvası olan Orange Bowl’da çeyrek finallere ulaşan Roger, ilk uluslararası başarısını elde etti.

Biraz daha geriye gidersek küçük tenisçi Roger’ı yakından tanıyabiliriz. “İlk anılarım tahta bir raketle oynamaya kadar gider. Neon sarısı tenis topları yerine beyaz tenis toplarıyla başladım. İsviçre’de…” diyor Roger Federer.

“Duvara karşı, dolaplarda ve garaj kapılarında saatlerce oynadığımı hatırlıyorum.” diyen bir efsaneyi bugün hala izlemeye devam ediyoruz. O, kesinlikle zamansız; ilk günkü gibi.

1996–1997 ve 1998: Genç Roger

İsviçre Gençler Şampiyonu oldu ve Old Boys Tenis Kulübü ile İsviçre Kulüp Şampiyonası’nı kazandı. Henüz 15 yaşındayken yılı İsviçre’de 86 numara olarak kapatarak, İsviçre Tenis A ligine çıktı. Böylesine büyük ve etkileyici bir kariyeri biraz -okudukça biraz mı dediğinizi duyar gibiyim- kronolojik olarak hatırlamakta fayda var gibi… 18 yaş altı kategorisinde 2 ulusal genç şampiyonluğu daha kazandı. İlk uluslararası başarısını ise İtalya’nın Prato kentinde düzenlenen büyük bir uluslararası genç turnuvasında elde etti. Yavaş yavaş şampiyonluklar kazanmaya başlayan Roger, haziranda 9 zorunlu okul yılını bitirdikten sonra okul eğitimini bitirmeye karar verir ve kendini tamamen tenise adar -ebeveynlerinin kabul etmekte zorlandığı ancak daha sonra buna değeceği ortaya çıkacak bir karar-. 1998'de Avustralya Açık’ın gençler turnuvasının yarı finallerinde mücadele eder. Haziranda ise Wimbledon gençler turnuvasında hem tekler hem de çiftler (Oliver Rochus ile birlikte) kupasını kazandı. Londra’dan sonra sırasıyla Gstaad, Toulouse, Basel -Andre Agassi ile oynadığını hatırlatmam gerekir- ve Orange Bowl gibi katıldığı turnuvalarla birlikte yılı gençler dünya sıralamasında 1 numara olarak bitirdi.

“Her seferinde keyif aldım ve elimden geldiğince keyif almaya çalışıyorum.” diyor Roger Federer. Belki de biz de bu sebeple onu izlemekten, onun oyunundan yıllar geçtikçe bu kadar keyif alıyoruz.

1999: Profesyonelliğe ilk adım

Roger, ilk profesyonel sezonuna ATP dünya sıralamasında 301 numara olarak başlamıştır. Marsilya’da dünya 5 numarası ve Fransa Açık’ın son şampiyonu Carlos Moya’yı yendiğinde herkesi şaşırtmayı başarmıştır. Çeyrek finale yükselirken sıralamada 129. oldu ve böylece erkenden ilk 200'deki sezon hedefini geride bıraktı. Bu noktadan sonra kolay olmayacak maçlara çıkmaya devam eder ve Roland Garros, ardından Wimbledon Grand Slam’lerinde kaybeder. Pek iyi bir yaz geçirmese de harika bir sonbaharla ‘en genç oyuncu’ olarak ilk 100'e girer ve Viyana’daki yarı finallerde mücadele edip Brest Challenger turnuvasını kazanır. Yılı sıralamada 64 numara olarak bitirmiştir.

2000: Olimpiyat Oyunları

Avustralya Açık’taki ilk 2 turu geçerek şimdiye kadarki en iyi Grand Slam görüntüsünü elde etti. Daha sonra Marsilya’daki ilk ATP finallerine gider ve Marc Rosset’e kaybeder: 49. sıradayken ‘ilk 50’ hedefine çoktan ulaşmıştır. Nisanda Peter Lundgren’le çalışmaya karar verir.

Sidney Olimpiyatları, 19 yaşındaki Roger için son derece önemlidir. Güçlü rakiplerine rağmen yarı finale çıkar ve Tommy Haas’a kaybeder. Üçüncülük maçında ise Arnaud de Pasquale’ye yenilir. Roger Federer, olimpiyat köyünde İsviçreli tenisçi Mirka Vavrinec ile tanışır ve ona aşık olur. Ekimde ATP etabındaki 2. finaline ulaştı; Basel’deki turnuvada ilk kez kazandı ancak Thomas Enqvist’e yenildi. Yıl onun için pek iyi bitmezken 29. sırada yer alarak ‘ilk 25’ hedefini kıl payı kaçırdı.

2001: Pete Sampras zaferi

Avustralya Açık’ın 3. turunda elendikten sonra ilk ATP turnuvasını kazandı! Milan’daki finallerde Julien Boutter’i yenmiştir. İsviçre ve ABD arasındaki Davis Cup maçını hem teklerde hem de partneri Lorenzo Manta ile çiftlerde kazandı. Fransa Açık’ta ilk Grand Slam çeyrek finaline ulaştıktan sonra 2 Temmuz’da Wimbledon’da unutulmaz bir maç çıkarıyor. Dünyanın en ünlü tenis kortu olan Wimbledon merkez kortunda ilk kez son 16 turunda oynayacak. Rakibi 13 Grand Slam şampiyonluğu kazanan ve Londra’da 31 maçlık galibiyet serisi olan son şampiyon Pete Sampras. Roger, 5 setlik dramatik bir maçta eski idolünü yendi -tenis dünyasının şaşkınlığını düşünün-. Sonrasında ise Federer oyununu koruyamaz; çeyrek finalde Tim Henman’a kaybeder. Yine de o andan itibaren Wimbledon’da Sampras’ı yenebilen oyuncu olarak konuşulur. Baksanıza, bugün dahi onu anlatırken söylediğimiz ilk şey bu maç oluyor! Wimbledon’dan sonra Gstaad’da oynasa da daha sonra addüksiyon sorunları ve periostitis (eklem ve kemik problemleri) nedeniyle birkaç hafta ara vermek zorunda kalır. Bu mola ona sezon finalindeki yerini kaybettirir. Federer, 20 yaşında ABD Açık’ta son 16 turunun yanı sıra Basel’deki finallere ulaşsa da artık Masters’a adapte olamaz. Böylece sezon hedefini kaçırmış ve yılı sıralamada 13. bitirmiştir. Hatırlatmak isterim ki 2001'deyiz, o sadece 20 yaşında!

2002: ATP galibiyetleri

Sidney’deki turnuvayı kazanarak çok iyi başlamıştır ancak şampiyonluğun gizli favorisi olarak son 16 turunda Avustralya Açık’tan elenmiştir. Miami’deki Masters serisi turnuvasının finallerini kaybettikten sonra serinin diğer etabı Hamburg’daki toprak kort turnuvasını kazandı. Şampiyonlar Yarışı’nda 2 numara olmasına rağmen Fransa Açık’ta Hicham Arazi’ye karşı şaşırtıcı bir ilk tur mağlubiyeti yaşamıştır. Roger Federer, iyi birer Wimbledon ve Amerika Açık geçirmese de İsviçre takımının başarısına teklerde iki galibiyet ve çiftlerde bir zafer daha ekler. Viyana’daki turnuvada 4. ATP unvanı sayesinde, ilk kez yılın en iyi 8 oyuncusu arasında Masters’a hak kazanır. Şanghay’daki turnuva iyi gider ve yalnızca 1 numara Lleyton Hewitt’e çarpıcı bir yarı finalde yenilmiştir. Sezonu iniş çıkışlarla 6 numara olarak bitirmiştir.

2003: İlk Wimbledon

Avustralya Açık’ta David Nalbandian’a karşı son 16 turunu kaybeder. Davis Cup’ta İsviçre’yle Hollanda’yı yenip Marsilya, Dubai ve Münih’te 5-6 ve 7. ATP şampiyonluklarını kazanmıştır. Roland Garros’taki ilk turda Luis Horna’ya kaybeder; bu maç Roger’ın ‘Grand Slam kaybedeni’ olarak adlandırılmasına neden olan büyük bir hayal kırıklığı olur. Halle’deki çim kort turnuvasını kazanır ve şampiyonluk favorilerinden biri olarak Wimbledon’a gider. Bu sefer meydan okumaya hazırdır! Son 16 turunda Feliciano Lopez’i şiddetli sırt ağrısı çekmesine rağmen ve daha sonra Sjeng Schalken’i yenmiştir. Üstüne üstlük yarı finalde 1 numaralı Andy Roddick’i yener. Wimbledon kupasını ilk kez elinde tutmak için bir kez daha korta çıkar: Roger, Mark Philippoussis’i 3 sette mağlup etti! Gözyaşlarının ve neredeyse belini sakatlamasına neden olan tezahüratlarının görüntüleri ise dünyaya yayılmıştır. Davis Cup’ta İsviçre yarı finale yükselirken Roger hem teklerde hem de çiftlerde kazandı! İsviçre çiftlerde elendikten sonra Roger da Hewitt’e karşı setlerde 2:0 önde olmasına rağmen kaybeder.

İyi geçmeyen salon sezonunun ardından Houston’ta Masters Cup’ı kazandı. Grup aşamasında Agassi ve Juan Carlos Ferrero’yu, yarı finalde ise dünyanın 1 numarası Roddick’i mağlup etti. İsviçrelilerin hakim olduğu bir finalde bir kez daha Agassi ile karşılaşır ve yılı 2 numara olarak bitirir. Yıl sonunda imkanların olmadığı veya yetersiz olduğu yerlerde okullaşmayı, sporu ve oyunu desteklemek için Roger Federer Vakfı’nı kurmuştur.

2004: 3 Grand Slam ve 1 numara

Roger Federer için harika bir yıl olmuştur. Avustralya Açık finalde Marat Safin’i 3 sette mağlup etmiştir. 2. Grand Slam şampiyonluğuyla 1 numaraya yükselirken önümüzdeki 237 hafta bunu koruyacak ve kendisinden önceki tüm oyunculardan daha uzun süre dünya tenisinin zirvesinde kalan oyuncu olacaktır! Ona neden ‘Ekselansları’ diyoruz!

Avustralya Açık’ı Dubai, Indian Wells ve Hamburg’da 3 şampiyonluk daha takip etmiştir. Fransa Açık 3. turda Gustavo Kuerten’e elenmesine rağmen Wimbledon’da olduğu gibi Halle’de de unvanını korumuştur. Londra’daki ilk seti Roddick’e kaybettiği halde finalde yendi ve Şampiyonlar Yemeğine 2. kez katıldı. Devrenin tartışmasız çim saha kralıdır demek yanlış olmaz.

Wimbledon’dan sonra yükselişi devam eder. Gstaad’daki zaferi ona İsviçre topraklarındaki ilk ATP unvanını kazandırdı. Toronto’da ve New York’ta yılın 3. Grand Slam -Hewitt’e karşı 2 bagel setle 3-0- şampiyonluğunu da kazanmıştır. Roger Federer, ‘Grand Slam kaybedeni’ olarak adlandırıldıktan sonra 14 ay içinde 4 büyük şampiyonluk kazanmıştır! Atina’da düzenlenecek Olimpiyat Oyunları, ABD Açık’tan önce yapılacaktır ve Roger, bayrağı taşımak için için seçilmiştir. Ancak, oyunlarda herhangi bir başarı gösteremez; 2. turda elenir. Kas lifi kopmasıyla neredeyse tüm salon sezonunu iptal etmek zorunda kalsa da yıl sonunda Masters’ı 2. kez kazanır. İnanılmaz bir yıl sona ererken Federer başarılarından dolayı Laureus Spor Ödülü’nü almış ve dünyada ‘Yılın Sporcusu’ seçilmiştir!

2005: Seri devam ediyor

Roger’ın sıralamadaki liderliği geriliyor: Marat Safin, Avustralya Açık yarı finalde 26 maçlık zafer büyüsüne son vermiştir. Federer, Dubai’de bir otelin helikopter pistinde Agassi ile gösteri maçı oynamış ve birkaç gün sonra ise turnuvayı kazanmıştır. Bunu Indian Wells, Miami ve Hamburg’da üç turnuva zaferi takip etmiştir. Paris’te ilk kez yarı finale yükselir ve 19 yaşındaki Rafael Nadal’a yenilir.

Mağlubiyetten sonra Halle’de 3. kez kazanmıştır. Wimbledon unvanını kimseye bırakmaz; Roddick’i Londra’da üst üste 3. kez etkileyici bir oyunla yenmiştir. Roddick’e şampiyon hakkında neye saygı duyduğu sorulur: “O büyük olasılıkla eline tenis raketi almış en yetenekli insan. Çözüm yolu olarak öne sürdüğü vuruşları… Oynadığı oyunla o tamamen eksiksiz bir oyuncu. Ama asıl kort dışındaki saygısı ve hürmeti olağanüstü.”. Wimbledon’dan sonra ABD Açık’ı 2. kez kazandı ve bir Grand Slam unvanını daha korudu. Finalde Agassi ile karşılaşmış; Agassi ilk seti kaybettikten sonra 2. seti kazanır ama Roger tie-breakte seti ve son olarak da 4. sette maçı alır. New York’tan önce ve sonra Cincinnati ve Bangkok’u da kazanmıştır. En uzun galibiyet serisini 35'e çıkarmak isteyen Roger, Masters Cup’ta David Nalbandian’a yenilir ve finallerdeki zafer serisi 24'te biter. Roger yine de ATP numarası 1'dır.

2006: ‘Oraya 3 Grand Slam daha yazmanızı rica edeceğim’

Federer 2006'ya iyi başlamıştır. Doha’da unvanını korurken Avustralya Açık’ta favoridir. Marcos Baghdatis’i 4 sette yenip 7. Grand Slam şampiyonluğunu kutluyor; yılın 3. zaferi 6,5 ay içinde. Burada tenis tarihinin Avustralya’lı efsanesi Rod Laver’ın Roger için -maç yapsalar kimin kazanacağından doğan- sözlerini hatırlatmalıyım: “Onunla mukayese edilmekten onur duyarım. Maç içinde yaptığı vuruşların büyük çoğunluğu esrarengiz ve anlaşılmaz düzeyde.” diyor 66 yaşındaki Laver.

UNICEF’in ilk İsviçre büyükelçisidir ve BM Çocuklara Yardım Fonu’na gönüllü olarak dahil olmuştur. Böylesine büyük bir kariyerin tamamında iyilik hareketlerini destekleyerek kendine hep hayran bırakmıştır. Yıl boyunca Indian Wells, Miami, Toronto ve Madrid’de toplam 4 ATP Masters turnuvası kazanmıştır. Monte Carlo ve Roma’da kaybedilen finalleri, Fransa Açık’ta bir yenilgi daha takip eder.

Wimbledon’da 4. kez unvanını korurken Fransa Açık’taki yenilginin rövanşını Nadal’dan almıştır. 2002 Wimbledon’da ilk tur elenmesinden bu yana en sevdiği zeminde yenilmezliğini koruyor.

ABD Açık’ı 3. kez kazanan Federer bir sezonda bir kez daha 3 Grand Slam şampiyonluğu elde eder.

Basel’de Fernando Gonzalez’i yener ve Masters’taki zaferle inanılmaz bir sezonu tamamlar. Yılı dünya sıralamasında 3. kez 1 numara bitirir.

2007: O bir şampiyon

Roger, 2007'ye Björn Borg’dan (1980) beri bir Grand Slam turnuvasını set kaybetmeden kazanan ilk oyuncu olarak başlamıştır: Avustralya Açık finalinde Fernando Gonzalez’i yenmiştir. Jimmy Connors’ın sıralamada üst üste 160 hafta zirvede kalma rekorunu kırar. Hamburg’da Masters turnuvasını 4. kez kazanarak Rafael Nadal’ın zafer serisini sonlandırmıştır. Fransa Açık’ta ise Nadal’a kaybeder. İki büyük raket finallerde Wimbledon’da tekrar karşılaşır ve Roger, üst üste 5. Wimbledon şampiyonluğunu kazanmıştır. Böylece Björn Borg’un rekorunu kırar.

Cincinnati turnuvasındaki zaferinin ardından Roger, ABD Açık’ta art arda 10. Grand Slam finaline hak kazandı. Novak Djokovic’e karşı zorlu bir maç kazanmıştır. New York’tan sonra unvanını Basel’de ve Masters’ta da korumuştur. Sezonu üst üste 4. kez 1 numara olarak bitirir.

2008: Finaller ve Olimpiyat altını

Federer, 2008'e şampiyonluk kazanmadan başlar -ilk kez-. Avustralya Açık yarı finalde Djokovic’e elenmiştir. Aralıktan beri glandüler ateşten muzdarip olduğunu duyurur. Yılın ilk turnuvasını Estoril’de kazanır ve Monte Carlo, Hamburg ve Paris’te finale kalmıştır. Onu 3 toprak kort turnuvasında da eleyen Nadal olur. Roger, Halle’deki çim turnuvasında 5. kez unvanını bırakmaz. Wimbledon’da tarihindeki en uzun final: Roger’ın art arda 65 maçlık galibiyet serisini Nadal sonlandırır.

Olimpiyat Oyunları’nda çeyrek finalde elense de çiftler müsabakasında Stanislas Wawrinka ile Aspelin-Johansson çiftini yenerek olimpiyat altını kazanmıştır.

Roger 237 hafta boyunca kesintisiz olarak lider olsa da artık ATP sıralamasında üst sıralarda değildir. O, 5. ABD Açık şampiyonluğunu finalde Andy Murray’e karşı kazanırken Sampras ve Connors’ın başarılarına ortak oldu.

2009: 4 Final, 2 Kupa, 1 Baba

Roger, Avustralya Açık’ta 4. kez finale yükseldi ve ilk kez kazanamadı. Nadal, 5 setlik heyecanlı maçın ardından ilk Avustralya Açık şampiyonluğunu kazanmıştır. Federer ise mayısta Madrid’de Nadal’ı yenerek 7 ay sonra ilk turnuvasını kazandı. Nisanda Roger ve Mirka evlenmişlerdir. Roger, RG son 16'da Tommy Haas, yarı finalde Juan Martin del Potro ve finalde Robin Söderling’e -Nadal’ı yenmiştir- karşı oynayarak 4. kez Fransa Açık’ı kazanmıştır. Bu zaferle Pete Sampras’ın 14 Grand Slam şampiyonluğu rekoruna da eşit olur. Tenisi bıraktıktan sonra bu 2 maç üzerinden şu sözleri söyler Söderling: “Rafa’ya karşı birçok kez oynadım, biraz kazandım, biraz kaybettim. Ama çoğu kez sahadan çıktığımda maçı kaybetsem bile yine de oldukça iyi oynadığımı hissedebiliyordum. Ama Roger’a karşı iyi oynadığımı düşündüğüm çok fazla maç olmadı. Bunun sebebinin oyun tarzının benim oyun tarzıma hiç uymadığını fark ettim.”.

Wimbledon’da Roddick’le inanılmaz bir final oynar: Grand Slam finalinde şimdiye kadarki en uzun 5. setle 16:14 kazanmıştır ve 15. şampiyonluğu ile Roger, Grand Slam zaferlerinin tek rekortmeni olur! Roger ve Mirka’nın temmuzda ikiz kızları Myla Rose ve Charlene Riva doğar. Dünyanın 1 numarası ABD Açık finalde Del Potro’ya 5 sette yenilmiştir. Roger böylece tüm Grand Slam’lerde finale kalırken 2 şampiyonluk kazanmıştır. Yılı da 5. kez 1. sırada bitirir.

--

--